/ ahirzaman üçlüsü: Kırık bir ayna...

Özlem Büşra Ş., Kadriye Torun, Ahirzaman Garibi

19 Kasım 2014 Çarşamba

Kırık bir ayna...


Güneşi yansıtan küçük bir aynayım. Işığım uzaktan öyle göz alıcı ki toparlanıyor etrafıma kelebekler, güveler, haşeratlar. Döne döne pervanecesine geliyorlar hizama. Görüyorlar ki bomboş bir aynayım. Kırık, dökük, ufak... Dokunuyorlar, kanatlarından ayaklarından tozlar bırakarak. Ben sevgiyle bakarken pek çoğuna, onlar hayal kırıklığıyla izliyorlar bana gelmeye devam edenleri. Kimisi kelebek ömrünü tüketiyor benimle, bir ömür geçiriyor yansımamda. Kimisi haşerat, kemiriyor kırıklar bırakıyor gönlüme. Kimisi de çekip gidiyor, yaşlı bakışlarım arasında. Çekip gidenler en şanslıları belki de. Bilemiyorum. Kırık bir aynayım ne de olsa hareket edemiyorum. Kaçamıyorum bu gelişten. “Bu ışık benim değil bu bir aldatmaca” diyemiyorum. Kelebekler beni mi seviyor yoksa yansıyan kendi görüntülerini mi bilmiyorum. Kısa bir ömrü paylaştıkları için benimle, en çok da onları seviyorum. Ağlıyorum cenazelerine yıllarca.



Bir gün aldatıcı ışığımı değil de beni ben yapan kırgınlıklarımı seven biri gelirse. Gelirse ve paylaşırsa benimle uzun bir ömrü… Paylaşırsa benimle ışığını. Kalbini sesini ve kimsesizliğimi. Kırık bir aynanın görebileceği en büyük değeri alırım. Bana kalkan olur da kapatırsa aldatıcı ışığımı, hiç bir gönle yük olmam. Olduğum gibi, olduğum yerde, eski acılarıma kırgınlığıma ve en önemlisi ona sarılır derin bir uykuya dalarım. Yılların yorgunluğu var sırtımda ne de olsa. Kalkanıma batarsa kırık ayna uçlarım, kanar mı bir kalkan? Dayanıklı bir kalkan. Yansımamda tek görüntüm beni ben olarak anlayanım. Müthiş koruyucu kalkanım. Ayrılma artık yanımdan...

      Özlem Büşra Şılak