Sakladım tüm sevgimi kalbimin en derinine. Vermem gerekenler
için, kötü günler için biriktirdim sabrımı. Ne zaman bir tebessüm düşse
dudağıma, birazını da ona ayırdım. Benden uzakta olana…
Şimdiye kadar ne
zamanlar kaybettim sevdiklerimle. Ne kadar güzel dakikam çöpe gitti,
kırgınlıklarla boş laflarla. Öyle olmasın diyeydi yazışım, tüm güzel
kelimeleri. Yeşil umut dolu bir kalemle sarı bir defter karaladım. Bir gün
okuman için beklettim göçebe raflarımda. Sevdiğim filmler, diziler, kitaplar, şarkılar,
mekanlar ve daha neler neler sakladım sana. Bir gün yaşanması umuduyla,
umutlarımı biriktirdim damla damla.
Sen geldin. Ve hiç birisini anlatamadım. Senin hayallerin
neler bilmek istedim. Sende bir hayal bulamadım. Hayallerime inat bir boşlukla
karşıladı beni yüreğin. Aşk. Neydi sendeki aşk. Hayalsiz, umutsuz, plansız… Aşk
nasıl olurdu bilemedim. Ne zaman yastığa başımı koysam hayal gemimle açıldım
okyanusuma. Sen de gel diyemedim. Yüzmeyi bilmem derken sen, hayallerde
boğulursun diye korktum. Hayal etmezsen neye aşık olursun ki? Hele de ben
yokken hayatında, aşkımı tutan kalbin “kavuşunca” diye başlayan hayaller
kurmadı mı?
Bir sonbahar vaktinde bu kadar üşünebilirdi ancak. Bir
sonbahar bu kadar akıtabilirdi yaşları. Bir sonbahar ki hayalsiz ve en renksiz…
Baharı bekleyen yalnız bir kelebeğim şimdi. Donmuş
kanatlarım. Bir günlük bahara uçmak için bin yıllık bir bekleyişteyim…
Özlem Büşra Şılak