/ ahirzaman üçlüsü: Kalp kırmanın bahanesi olur mu?

Özlem Büşra Ş., Kadriye Torun, Ahirzaman Garibi

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Kalp kırmanın bahanesi olur mu?


Ne kadar çok elbisen, ne kadar çok ayakkabın, ne kadar çok eşyan var. Bir yere gidecek olmak için koca bir bavulu sırtlanman gerek. Ki kolların belin başın iyice bir ağrısın. Ve, bir kaybedecek olsan bu bavulu ölür yaşayamazsın. Yük edinmişsin bu eşyaları. Sanki eşyalar sana hizmet etmiyor da sen eşyalara hizmetçisin.


Oysa herkes hayal eder alıp başını gitmeyi hafifçe. Ama gidemez eşyalara hizmet etmeli, onlara gözü gibi bakmalıdır. Birisi bir eşyasına zarar vermeye kalkmasın sakın! En sevdiği de olsa eşya kadar kıymeti olamaz. Kıymetlidir eşyası, ayakkabısı. Dokunulmazdır. Kalp kırmak için en mükemmel bahanedir çoğu zaman. Kalp dediğin ne ki zaten. Aman boş versene sakın eskimesin, bir başkası yan gözle bile bakmasın onun kalbinden önemli eşyalarına.

 Sonra kaybediverir sevdiklerini. Eşyaları kaybolduğunda üzüldüğü kadar üzülmez kaybettiği kalplere. Ki suçludur hak etmiştir bir çoğu kaybedilmeyi. Peki ya o çok sevdiğin pantolon suçluysa, daha önce onun yüzünden bağırdıysan kardeşine, o çantana su döküldü diye kırdıysan anneni. Hak etmişlerse onlar da kaybedilmeyi?

Eşya diyorum o kırdığın kalpten önemli mi?  Bir giyişte ter kokan o çok pahalı gömleğin, bir düşüşte kırılan parfümün, bir adımda tozlanan ayakkabın önemli mi insan kalbinden? Kıyafet eskir yenisi alınır. Bir kalbi, o eskimeye mahkûm kıyafet için kırdın mı bir daha yenilenmez sevgisi azalır.


Yetmedi mi bu hizmetçilik. Artık birazda gönüllere hizmet etmenin vakti gelmedi mi?
    Özlem Büşra Şılak