Ayak sesleri git gide uzaklaşıyordu. Son hızıyla koştu
arkasından. Sarmaşıklarla dolu bu ormanın çıkışına doğru gidiyor olmalıydı. Sesi
çıkmıyordu anlatamadı ona sevdiğini. Bu sarmaşıkların arasında bir çiçek
bulmak, vermek istedi sevdiğine. Tek bir çiçek bile yoktu. Sadece ilginç
şekilli yapraklar. Hepsi kâinatın sanatkarı tarafından özenle çizilmiş aynı
şekil. Kimi biraz küçük kimi biraz büyük…
Nefesi tıkandı, elinde yapraklarla
yığıldı kaldı. Canını teslim etmesine belki de çok az kalmıştı. Bir koku geldi
burnuna, sevdiğinin kokusu ve narin ayak sesleri. Ona doğru geliyor olmalıydı. Sesim
yok dedi ve ona sevdiğimi söyleyecek dermanım da yok. Çok aradım ama ona
yakışacak bir çiçek de yok elimde. Genç kız eğildi. Alnına dokundu. Elinden
yaprakları aldı. Bağrına bastı. Zaten mecali yoktu da iyice tükendi o an
delikanlı. Son nefesini verdi. Kapandı gözleri.
Genç kız tüm sarmaşıklara onun
adını verdi. Ne zaman özlese geldi o yapraklara yaslandı. Bu aşkın sembolü bu
sarmaşık olmuştu. Bu ilginç şekli her nakışta işledi. Mendillere, halılara,
kumaşlara… Nerede bu şekli görse aşkı geldi aklına, kalbi sızladı. Kalbim dedi
bu şekle. Kalp dedi diğerleri de… Yayıldı dillerden dillere. Kalbi sızlayanlar
bu şekli verdi sevdiklerine…
Özlem Büşra Şılak