/ ahirzaman üçlüsü: Cenaze Evi...

Özlem Büşra Ş., Kadriye Torun, Ahirzaman Garibi

13 Nisan 2014 Pazar

Cenaze Evi...


İçimde büyük bir cenaze var. Unutulması zor olan büyük bir kayıp… Tüm hücrelerim bir arada, ağlıyorlar ölen güzel latifelerime. Bir grup var içlerinde kızgın gülen yüzüme. Ölü evinde gülümsememi kaldıramıyor, benim hücrem olmaktan utandıklarını haykırıyorlar kulaklarıma.
Bir başka grup merhametli, kıyamıyor ağlamama, "dert edinme" diyor. “Estağfurullah el Azim”ler yolluyor bana gülen yüzlerle. “Ya Baki Entel Baki” diyor. Ve dertlerimin dert olmaya değmeyeceğini haykırıyor yüzüme. Bu sefer de daha bir üzülüyorum. Üzülmemem gerekenlere üzüldüğüme ve üzülemediğim şeylere üzülüyorum.

 “La uhibbül afilin” diyor bir diğer hücrem kalbinden batır artık şu batıp gidenleri… Sevme sevmeye değmeyecekleri. Bu dünya fani değmiyor alakayı kalbe. Birçoğunun korktuğu ölüm yapışıyor yakama. Korkutmaktan çok sevindiriyor aslında. “Gelecek gelecek diye kaygılanma nerden biliyorsun ki geleceğini… Belki de alacağım seni kara toprak altına gelmeyecek o dertlendiğin gelecek!”  Veda tebessümümle yatıyorum o gece yatağa. Tövbelerle ve dualarla korkuma sevincimi yolluyorum. Sabah olup gözümü açtığımda hüsrana uğruyorum hafiften. Bir ağıt yakılıyor gözlerimin önünde. Kızgınlıkla bakıyorlar yüzüme. Sen ölmedin ama öldürdün güzel latifelerini önce onları dirilt diyorlar. “Ya Latif desen, biraz da bizi düşünsen.”  Ölüm kurtuluşuyla bizi düşünmeden gitmesen…


 Gül dağıtsan önce gönüllere. "Ölüm son değil başlangıç" diyemeden mi gideceksen misafirhaneden??? 
           Özlem Büşra Şılak