İç seslerim bu kadar konuşmak için vize haftasını mı bekledi
acaba? Çok merak ediyorum kafamın içinde kimin düğünü var. Hayır yani 40 MI gün, 40 MI gece düğün var. O kadar da kalabalık o kadar da gürültülü. Gürültüden
çıldırmış, bir o kadar da bunalım. Vesvese desem vesvese değil hayriminal* desem
hayriminal değil bir uğraşı var da yönü şu an belli değil. Bir mutluyum bir
üzgün. Her insan aslında biraz delidir mi desem ne desem öyle aklımı kaybetmiş
gibi divanece bir iki gün…
Ders çalışmakla çalışamamak mı tüm problem? Yoksa
asıl sorun olduğum ben mi? Ben ben olmayı mı bıraktım görmeyeli? Ne kadar çok
soru ne kadar da ayrı ayrı tellerden. Düğün var belli ama kaç kişinin kaç
farklı düğün ki bu kadar tepinmeli?
İçimdeki her faklı karakter çıkmış kendi
şarkısını söylüyo, bir taraf telli duvaklı diğeri biraz dumanlı… Halay çekeni
mi ararsın ders arasında, yoksa gitar çalanını mı… Adrian’ca bağıran var
acılara gark olmuş. Bir yandan ney üflenmekte hafiften “bu da geçer ya huuuuu.”
Hu sesini duyunca bir rahatlama var da,
o rahatlama da kitabın başına geçince yine başlıyor mızmızlanmaya.
Bunalımım
neye kime nece bilmem. Ama şu düğünü bassın birisi de sustursun gitsinler başka
yerde tepinsinler. Fadime’nin* düğünü mü? Yoksa kafamın içi çorum* mu? Atlar* mı
tepiniyo anlayamasam da tek istediğim sükûnet.
Son sözüm bu da geçer,
biliyorum yahu.. :)
*Hayriminal= hayır içeren mesaj (kendi icadımız olan bir kelime)
*Fadime, Çorum, Atlar= Leyla ile Mecnun kafası
Özlem Büşra Şılak