/ ahirzaman üçlüsü: Yazı bu resmi anlatmıyor olabilir ama beni anlattığı kesin ;)

Özlem Büşra Ş., Kadriye Torun, Ahirzaman Garibi

10 Nisan 2014 Perşembe

Yazı bu resmi anlatmıyor olabilir ama beni anlattığı kesin ;)








Düşündüğünü Düşünmek…
Farklı bir kitap okuyorum, farklı bir şeyler istiyorum ve bugün bir farklı bakıyorum insanlara… Kulağımda kulaklığım olmasına rağmen duyabiliyorum şoförün bir bayana bağırışını. 1 TL daha ucuz bastı diye polis çağırmakla tehdit edişini.
"Doğru mu yanlış mı bu yaptığı?" diyorum adam bağırırken Eshotun orta yerinde “yasal değil bu yaptığın, ya kart bas tekrar ya da çağırayım polisi”. Kimseden bir ses yok düşünen var mı benim gibi bilemiyorum. Kent kartımı tutuyorum elimde kadın isterse versem mi diye ama istemiyor hiçbir şey göz göze bile gelemiyorum ve anlayamıyorum acaba ne düşünüyor? Birkaç durak sonra bir kız biniyor “bakiyesi yetersiz” kartım elimde hazır kalmış uzatıyorum içimde bir sevinçle ama parasını veriyor kursağımda kalıyor hevesim. Üzülüyorum neden bilmiyorum.

Yolculuk bitiyor insanları seyrediyorum gizliden. Bir anne kızıyor çocuğuna “bak balonun yere değer patlarsa karışmam”. Çocuk daha bir sıkı tutuyor balonu kaybetme korkusuyla. Bir garson görüyorum müşteri beklerken yanında ufak bir kız çocuğu “neden olmaz neden” diye nazlanıyor. Çocuğa merhameti çekiyor dikkatimi tebessüm ediyorum boşluğa.

Karşıyaka çarşı kalabalığında istemediğim kadar insan var gözlemime devam ederken önümde birisi çekiyor dikkatimi geleneksel bir kıyafet var üzerinde ve omzunda bir maymun, altına bez bağlanmış ve boynunda tasması. Çocukken izlediğim bir film geliyor aklıma. Ne çok istemiştim bir maymunumun olmasını diyorum. Adamın yanına kadar gidiyorum. Dokunmak istiyorum maymuna, konuşmak istiyorum adamla. Amacı ne bilmiyorum. Merakımdan baskın çıkan yol arkadaşım “hadi gidelim” diyor ama geriye bakmadan da duramıyorum. Neden böyle bir halde? Neyi amaçlamış? Ya da bu maymunun böyle olması doğru mu? Bir fotoğraf çekilseydim, maymunu okşasaydım ortağı mı olurdum bir suçun?

Bunları düşünürken önümden yolumu kesercesine iki liseli geçiyor gülüşmeler eşliğinde. Bende içimden gülüşüyorum onlarla birlikte. Ekmek alacağımız fırının yanında iki katlı ahşap bir ev kirli pembe bir renkte. Otlar çıkmış duvarlarından. Aslında ne kadar da güzel bir ev olurdu benim olsa ve bu apartmanların arasında parlasa. Diğerlerine benzemeyen tek ev... Biraz ileride bir bahçenin yanından geçiyorum. Bahçede iki kedi uyuyor. Yok yok dört kedi sonradan fark ediyorum diğer ikisini. Kim bilir kaç kez gözden böyle ayrıntıları kaçırdım diye düşünüyorum. Başımı kaldırdığımda bir balkon görüyorum. Diğerlerinden farkıyla pembe çiçeklerle dolu bir balkon… Perdesi kapalı yaşıyor mu içeride birisi? Bu pembe çiçekler kendiliğinden çıkmış olabilir mi orada?


Ne çok şey düşündüğümü düşünüyorum. Evimin önüne gelip bırakıyorum düşüncelerimi dışarıda. Başka bir yolculukta düşünülmek üzere vedalaşıyorum. Aklımsa hala o maymunda…
   Özlem Büşra Şılak