Düşündüğünü Düşünmek…
Farklı bir kitap okuyorum, farklı bir şeyler istiyorum ve bugün
bir farklı bakıyorum insanlara… Kulağımda kulaklığım olmasına rağmen
duyabiliyorum şoförün bir bayana bağırışını. 1 TL daha ucuz bastı diye polis
çağırmakla tehdit edişini.
"Doğru mu yanlış mı bu yaptığı?" diyorum adam
bağırırken Eshotun orta yerinde “yasal değil bu yaptığın, ya kart bas tekrar ya
da çağırayım polisi”. Kimseden bir ses yok düşünen var mı benim gibi
bilemiyorum. Kent kartımı tutuyorum elimde kadın isterse versem mi diye ama
istemiyor hiçbir şey göz göze bile gelemiyorum ve anlayamıyorum acaba ne düşünüyor?
Birkaç durak sonra bir kız biniyor “bakiyesi yetersiz” kartım elimde hazır
kalmış uzatıyorum içimde bir sevinçle ama parasını veriyor kursağımda kalıyor
hevesim. Üzülüyorum neden bilmiyorum.
Yolculuk bitiyor insanları seyrediyorum gizliden. Bir anne
kızıyor çocuğuna “bak balonun yere değer patlarsa karışmam”. Çocuk daha bir
sıkı tutuyor balonu kaybetme korkusuyla. Bir garson görüyorum müşteri beklerken
yanında ufak bir kız çocuğu “neden olmaz neden” diye nazlanıyor. Çocuğa
merhameti çekiyor dikkatimi tebessüm ediyorum boşluğa.
Karşıyaka çarşı kalabalığında istemediğim kadar insan var
gözlemime devam ederken önümde birisi çekiyor dikkatimi geleneksel bir kıyafet
var üzerinde ve omzunda bir maymun, altına bez bağlanmış ve boynunda tasması. Çocukken
izlediğim bir film geliyor aklıma. Ne çok istemiştim bir maymunumun olmasını
diyorum. Adamın yanına kadar gidiyorum. Dokunmak istiyorum maymuna, konuşmak
istiyorum adamla. Amacı ne bilmiyorum. Merakımdan baskın çıkan yol arkadaşım “hadi
gidelim” diyor ama geriye bakmadan da duramıyorum. Neden böyle bir halde? Neyi
amaçlamış? Ya da bu maymunun böyle olması doğru mu? Bir fotoğraf çekilseydim,
maymunu okşasaydım ortağı mı olurdum bir suçun?
Bunları düşünürken önümden yolumu kesercesine iki liseli
geçiyor gülüşmeler eşliğinde. Bende içimden gülüşüyorum onlarla birlikte. Ekmek
alacağımız fırının yanında iki katlı ahşap bir ev kirli pembe bir renkte. Otlar
çıkmış duvarlarından. Aslında ne kadar da güzel bir ev olurdu benim olsa ve bu
apartmanların arasında parlasa. Diğerlerine benzemeyen tek ev... Biraz ileride
bir bahçenin yanından geçiyorum. Bahçede iki kedi uyuyor. Yok yok dört kedi
sonradan fark ediyorum diğer ikisini. Kim bilir kaç kez gözden böyle
ayrıntıları kaçırdım diye düşünüyorum. Başımı kaldırdığımda bir balkon
görüyorum. Diğerlerinden farkıyla pembe çiçeklerle dolu bir balkon… Perdesi
kapalı yaşıyor mu içeride birisi? Bu pembe çiçekler kendiliğinden çıkmış
olabilir mi orada?
Ne çok şey
düşündüğümü düşünüyorum. Evimin önüne gelip bırakıyorum düşüncelerimi dışarıda.
Başka bir yolculukta düşünülmek üzere vedalaşıyorum. Aklımsa hala o maymunda…
Özlem Büşra Şılak