/ ahirzaman üçlüsü: Kelebek gibi olmalı insan…

Özlem Büşra Ş., Kadriye Torun, Ahirzaman Garibi

5 Şubat 2014 Çarşamba

Kelebek gibi olmalı insan…


Kelebek gibi olmalı insan…

Yetişkin bir kelebek bırakır yumurtasını ağaçlara ve yapraklara. Kimi zaman örter üstünü kanadındaki ince tüyleriyle üşümesinler diye.
Bu merhametle koyulan yumurtadan minik bir tırtıl çıkar önce. Gelişmesi ve beslenmesi gerekir sarılmak için ipekle. Hele de çıkabilmesi için göklere…

Kelebek gibi olmalı insan. Kelebek olabilmek için tırtıllığı tatmalı. O minik tırtılın kemirdiği gibi kemirmeli hayat yapraklarını. İpeğini biriktirmeli önce, girebilmek için kozaya. Tek tek özenle seçmeli tırmandığı dalları.
Tamamlanınca topladığı ipek ağları, özenle sarmalı tüm bedenini nurdan libaslar gibi. Benliği yok olmalı unutmalı tırtıllığını. Geçmeli geçmiş yaşantısından açabilmek için kanatlarını gök semaya. Uzanmak için bahar dallarına.

Kelebek gibi olmalı insan, hayat kıştaysa kışı geçirmeye çabalamalı. Sonra çıkıp kozasından açmalı gözünü bahara. Kanat çırpışındaki ahenk renklerindeki güzellik hayran bırakmalı herkesi. Renk katmalı en renksiz hayata bile.
En üzgün anları bir kanat çırpışıyla renklendirip değiştirmeli tüm ahengini hüznün. Kanat çırptığı beldelere getirmeli baharı.


Kelebek gibi olmalı insan, kısacık ömründe hep çiçeklere konmalı. Gözleri görebilmeli ışık saçan gülleri. Ayağından almalı tadı. Gittiği yer çirkinse özüne uzanmamalı dili. Ayaklarından almalı tadı, özü balsa tatmalı ölmeden önce. Defalarca hemde…
                                                                                   Özlem Büşra Şılak