/ ahirzaman üçlüsü: SİYAH ŞOVALYEM, KARBEYAZIM

Özlem Büşra Ş., Kadriye Torun, Ahirzaman Garibi

3 Şubat 2014 Pazartesi

SİYAH ŞOVALYEM, KARBEYAZIM

                                         
 
                                 SİYAH ŞOVALYEM, KARBEYAZIM
Çok fazla hayalim var ve çok da fazla hayalsizliğim… Bir bakmışım vahşi bir atın sırtında savruluyorum hayallerimin peşinde ve sonra birden tosluyorum büyük bir duvara… Ve atım bir daha kalkamayacak vurmam gerek onu acı çekmemesi için.  Bulana kadar yeni bir binek durmalıyım boğucu karanlıkta… Gerçekten ulaşılması zor olan hayallere sahibim evet biliyorum. Birçoğunuza göre salağın tekiyim hayalperest bir çocuğum ve kabul ediyorum hiç büyümeyeceğim.
Hayallerim uçuk değil çünkü hayallerimi her şeye gücü yeten Allah'tan istiyorum… Çılgınca ama olmayacak dua yok o yüzden âmin diyorum tüm dualara, âmin diyemeyenlere de şaşırıyorum, hayallerimin ayakları yere basmıyor. Yere basmak istemiyorum ki ben. Zaten şimdiye kadar hep yere bastım yapabildiğim bir şeyi tekrar istememin bir manasını da göremiyorum hani… Ben uçmak istiyorum, son sürat uçmak ama toslamadan varmak gideceğim yere, ordan bir başka yere uçmak üzere… Benim uçukluğuma ayak uydurabilenler var biliyorum ama bazen sadece kendim inanıyorum olmaz denilenlere. Onlar kanıtlarını sundukça içimden savunmalar yazıyorum sayfalarca, rüyalarca… Ben yine tosladım duvara biliyorum. Gecenin karanlığında bir başıma oturmuş hayallerimi yıkmalı mıyım, yeniden kurmalı mıyım? Diye düşünürken atıma yaslamışım başımı… Son demlerini yaşayan simsiyah bir at bu. Vurmak istemiyorum onu, ölmek istiyorum onunla birlikte. Vuramam onu simsiyah olsa da gözlerindeki beyaz ışığı biliyorum. Derken son bir nefesle kalkıp son sürat gidiyor. Benden kaçacak sanıyorum. Ama hayır atıyor kendini uçurumdan aşağıya. Biliyor ki o ölmeden yeni bir hayale koşamam. Beklerim başında. Benim fedakâr siyah şovalyem… Yalın ayak yürüyorum uçurumun kenarında. Sana bir mezar bile yapamadım diyorum ve ağlıyorum sessizce
İşte ileride bir küçük çocuk var emekliyor karşısındaki annelere. Hangisi onun annesi bilemiyorum zor. Ama o biliyor birden hızlanıyor tutunuyor annesine. Anne bu durur mu kucaklıyor hemen yavrusunu. İşte o an anlıyorum bineksiz de gidilebilirmiş hayallere. Ama diyorum o masum bir bebek ben ise çok kirliyim. Kendi kirime inat temiz bir binek olsun yanımda. Tertemiz olsun. Beyaz kanatlı büyük bir kuş mesela. Hayalim ya bu uçuk hayalime uçabilen kahramanım, saflığıyla parlak güzel bir kuş olarak geliyor önüme. Henüz adını bilmiyorum ama yola devam etmem için bakıyor gözlerime. Gözlerindeki siyahla, Siyah Şovalyem'den taşıdığı bir parçayla tanıdığım bir şeyler var onda biliyorum. Benim kara yüzüme ışığıyla bakıyor. Ortak bir noktamız ortak bir sevdamız var biliyorum.
Düşüyorum tekrar yollara. İçimde çılgın gitarist var, duygusal bir ressam, yanmış bir neyzen, kefeninde sarılı bir ölü, şiirlerinden yorulmuş bir şair, yeni emeklemeye başlayan körpe bir yazar. Bir ev hanımı var eşine sadık. Bir de işkadını var başarılı ama hırsı yok biliyorum. Bana çok benziyor… Bir yerlerde birçok hayali bırakmış ve yalnız kalmış. Merak ediyorum onun bineği öldü mü, o mu vurdu?  İlerlemeliydi ne de olsa işinde. Ve çağın mantığında hayaller kurmalıydı. Bineğe ihtiyacın varsa verebilirim diyorum “Aman Allah aşkına evime para götüreyim ne bineği” diyor. Belli ki unutmuş çıktığımız onca yolculuğu. Çekip gidiyorum yanından. Dostlarım nerede? Hala dostum var mı bilmiyorum. Karbeyazım’a binip uçuyorum gök semaya. Gezegenlerde biraz gezinsem, aya yıldızlara dokunsam diyorum, ama ışıkları yaklaştıkça bir ateş oluyor yüreğime. Neyse uzaktan daha güzellerdir belki de…


Bineğim değişse de uçacağım hayallere, hayallerime… Rüyalar bir nebze uzaklaştı belki içimden. Ama bugün ölen siyah şovalyeme bir veda ile kömür gözlü kar beyazımla yeni dualarla yeni bir gökyüzüne uçacağım… Etrafımda kimse yoksa da ben hayallerimsiz olamam biliyorum. Fedakârlık diyorum ve belki de kendimi feda ediyorum bilmiyorum. Hayallerimin gözü kara, ölen şovalyemin ışığı gözlerinde hala. Biliyorum o da bekliyor olacak mahşer günü o uçurumun başında… Biliyorum çıkacağız sonsuz bir yolculuğa…
                                                                                                                              Özlem Büşra Şılak