
Başını yukarı kaldırdı küçük çocuk. Kapısız evlere baktı
birer birer. Pencerelerde bir yüz aradı gülümsemek için. Eline bir avuç su aldı
ve fırlattı camlara. Yürüdü kaldırımsız insansız sokaklarda. Nefes bile
duyamadı kendi nefesi dışında. Bir kedi, bir köpek ya da kuş sesi yoktu
buralarda.
Kapısız evler gördü çocuk. Dizilmişler yan yana. Pencereleri vardı
sayılamayacak kadar çok. Yürüdü yoruldu yürümekten. Bir kapı bulana kadar
yürüyecekti, dayanamadı küçük ayakları. Sırtını bir ağaca yasladı. Ağacın nefesini
nefesine yasladı…
Ne girilebilir içinize ne de çıkabilir bir kez giren. Neden
kapılarınız yok sizin? Neden nefesiniz yok?
Ağaç eğildi baktı
gözlerine çocuğun. Bir kapı açtı çocuk için. Çocuğun gözyaşları suladı ağacı. Ağacın
dalları sardı kucakladı çocuğu…
Özlem Büşra Şılak