Ömrünün kaç farklı yerinde kaç farklı kapana kıstın? Kaç kez
büyük bir çıkmazın içinde hissettin kendini? Hiç saydın mı, kaç gün sürdü bu
çıkmazların? Hiç düşündün mü, nasıl bitti bitmez sandığın hüzün?
Bir sınav döneminde, tartıştığında ailenle ya da iki durum arasında kararsız kaldığın onca sayısız anda, vurmuştun ya çaresizliğin dibine,
asmıştın ya suratını hiç gülemeyecekmiş gibi… Sana destek olmaya çalışanlara
bağırmış, itmiştin kendinden öteye."Bu işin içinden nasıl çıkarım, bundan sonra
ne olacak" demiş için içini yemişti günlerce gecelerce…
Şimdi ne kadar uzağındasın o günlerin? Ya da ne kadar
yakınındasın yeni gelecek olan dertlerin?
Bitti gitti ya problemlerin, yenisi gelene kadarlık bitti. Ama
ya neden gelmişti?
Her şeyin bir manası olmalı değil mi? Sadece senin
anlayabileceğin bir anlamı olmalı yaşananların. Şimdi gez yıl yıl maziyi, aç
kalbinin odalarını. Temizle isyanlarından geriye kalanları. Şükürle yıka
unuttuğun mutlu anları. Sabırla bekle, sar geçmeye yüz tutmuş yaralarını. Artık
maziye sıkılma. Gelecekte bir kapana daha kısılma. Kapanlar olacak elbet
yolunda. Dikenler de olacak güllerde. Seni cehenneme itmeye çalışanlar olacak
ve var gücüyle tutmaya çalışanlar hayır çizgisinde.
Gez kalbinin odalarını. Unutma bu odalara ancak sen
girebilirsin. Bu odalardaki gizli sandıkları bir tek sen açabilirsin. Sen
açmadıkça açılmaz bir başkasına bu odaya giden yollar. Sen temizlemezsen
temizleyemez seni ve sen kirletmezsen kirletemez kimse kalbini…
Geçmişi yıka
geleceğe temiz adımlar at. Aç kalbinin odalarını havasızlığın son bulsun…
Özlem Büşra Şılak