Çok yemek çok uyumak çok konuşmak… Bunların hangisi yok ki
hayatımızda. Hangisini bırakabildik defalarca okusak da…
Hayat tarzımız olan günahlara mı feda ediyoruz imanımızı?
Günde kaç defa yokluyoruz gönül dünyamızı? Peygamber efendimiz ’in (s.a.v)
ümmetim hakkında en çok korktuğum şeyler: göbek bağlamak, çok uyku, tembellik
ve yakin (iman azlığı)’dır. Buyurmuşken ne bu bizdeki iştah günaha karşı?
Çok yemekten bahsedelim başta. Evimizde misafirlikte orda
burda… Çok yemeye alışmamız demek dışarıda gördüğümüz her türlü yiyeceğe açlık
duymamıza sebebiyet vermez mi? Haram mı
helal mi diye sorgulatmayı bırakır, parmaklarımızı yediğimiz, besmelenin
aklımızın ucundan dahi geçmediği sofralarda buluruz kendimizi.
Durum bu hale gelmişken göbek bağlamayı açıklamaya gerek
kalmadı sanırım. Ee o kadar haram lokmayla bağlanan göbeklerle gaflet uykusunun
puf yataklarına kendinizi atmanız çok da zor olmaz.
Çok uyuyan bir kişinin en belirgin özelliği düzensiz bir
hayat ve ertelenmiş sorumluluklar değil midir?
Günün en verimli saatleri (hatta günün zorunlu uyanıklıktan
arta kalan saatleri) uykuyla geçer gider farkına bile varamadan.
Kitap okumak lüks olur. Ödevler son gece yapılır. Hayat “ye
iç yat” misali yaşanır/mı? Koca bir hafta geçer gider de elde koskoca bir hiç
kalır.
Geriye sadece yakin yani iman azlığı mı kaldı. Şimdi
hangimiz diyebiliriz benim imanım sağlam diye?
Oyunda leveller atlanırken uyku, yemek aklına bile gelmeyen,
hırsla canla başla çalışan bizler Allah’a (c.c) itaat konu olunca masal dinler
gibi uyuyan gönüllerle mi dinliyoruz ki hala bu kadar zayıf bir yaşantıdayız.
Ya Rasulullah (s.a.v)… Sana ümmet olabildik mi bilmiyoruz
ama ümitvarız, eğer ümmetindensek senin bizi uyardığın, korktuğum diye
bahsettiğin o şeyler (hem de yanında kat be kat günahlarla) bizi sarmış
durumda. Affet bizi Allah’ım, şefaat et ya Rasulullah (s.a.v), elbet ki gidecek
başka kapımız yok.
Özlem Büşra Şılak