Bugün kendimi mutfakla iç içe yemek yaparken buldum. Ee bu
kadar yemek yapmışken misafir de çağrılır diye düşünüp babaannemi ve komşumuzu
yemeğe davet ettim. Yemek yerken muhabbet hoş yemek şenlikliydi. Yemekten sonra
çay vakti geldi. Ama olanlar oldu.
Benim kucağımda laptop, komşumuzun büyük
kızında telefon arkadaşımda bir diğer telefon kardeşim kendi telefonuyla annem
ve komşumuz yarı muhabbet yarı seyir halinde… Bir yarım saat sonra işler biraz
değişti. Ben laptobu kardeşime ve komşu oğluna devretmiştim film izlemeleri
için. Komşu kızı hala telefonda. Komşunun küçük oğlu arkadaşımın telefonunda ve
bu sefer de biz yarı seyir yarı muhabbet halinde… Tabi durum böyle olunca
muhabbete muhabbet demeye, misafirliğe misafirlik demeye yüzümüz kalmamıştı ki
nasıl olduysa (?) telefonları kaldırdık,
laptobu kapattık ve yere çember olduk. Hırsız-polis oynamaya başladık. Oyun biraz
sıkıcılaşmaya başladı. Malum alışkın değildik böyle göz göze durmaya… Oyun
değişikliğine giderek bu sefer Tabu oynamaya başladık. Şimdiye kadar bu kadar
gülüşmemiş, bu kadar hoş bir atmosferi yakalayamamıştık. Küçükler biraz seyir
biraz oyunbozan halinde yanımızdalardı. Ama hapsoldukları kutulardan
çıkmışlardı. Küçük kızımız uyuyakaldı. Bizse bir türlü oyuna doyamadık. Küçük çocuklar
gibi mızıklanan, oyunbozancılık yapan, kaybetmeye başlayınca haksızlık diye
sızlanan ‘Büyük ruhlu Küçük çocuklar’ olduk.
Biz bu gece bir ilki başardık. Teknoloji çağının içinde,
teknolojiden çok uzak olarak AKILLI TELEFONDAN TABU oynadık… En azından
teknolojiyi kullanarak bir arada bir şeyleri başardık… Ya siz bu gün, dün,
ondan önceki gün hangi teknolojiyi misafir ettiniz evinize? Hangi teknolojiyle çay
içip muhabbet ettiniz?
İtiraf edin teknoloji için hangi dostunuzu
terk ettiniz???
Özlem Büşra Şılak