Aya baktı ve yıldızlara. Parlaklık gördü, yumdu gözlerini.
Uyuyacaktı, uyuyamadı ağır bastı hayalleri. Uykusu kaçtı, geçti yerine
müzikleri. "Gözlerimiz aynı gökyüzünde buluştu" diye geçirdi içinden. “O belki uyumuştur”
dedi, seyretti hayalinde uykusunu.
“Belki de uyanıktır benim gibi” dedi ve ürperdi
içi. “Beni düşünüyo mudur uyanıksa? Ya hayalinde bir başkası varsa?” Kurdu,
kurdu. En iyisini de en kötüsünü de. Kendi kurdu, kendi güldü. Ve kendi kurdu, kendi ağladı.
Ağladığı an hatırladı. Batıp gideceğini hayallerinin, en güzelinden
olsa bile.
Ve anladı, açtı ellerini semaya. “O parlayan ay, o göz kırpan yıldız
ve o kalp ağrıtan yar, hepsi senden geldi sana dönecek Rabbim” dedi yakardı ve
huzurla doldu sinesi. Son bir müzik daha dinledi. İçinin sesi, kalbinin sesi,
sevdiğinin sesi son bir müzik oldu kulağında. Bir ninni gibi sonunu
dinleyemedi. Ne olacağını bilemeden daldı rüyaya… Bir büyüsem diye inleyen
bebek büyüdü mü? Bostancı danaları kovdu mu? Bilemeden sonunu uyudu mışıl
mışıl. Uyanmak için güzel bir yarına, uyudu dualarıyla…
Özlem Büşra Şılak