Tüm dünyayı karanlık bulutlar sarmıştı. Korkmuştum
yalnızdım. Bir yol görmüştüm ileride kısa görünen uzun bir yoldu bu. Yolun sonu
görünmediğinden ürkmüştüm. Küçük ve zayıftım. Bu yolsa çok çetrefilli…
Ama bir ışık vardı sonunda biliyordum hissetmiştim bunu. Zahmetten
doğacak bir rahmete sığınmıştım. Sarılarak kollarıma, üşüyen kendimi ısıtmıştım
yol boyu. Korkan kendimi korkmayan kendim avutmuştum. Yol boyunca yoldaş
olmuştum kendime. Yoldan sapıp yine yola sokmuştum ayaklarımı.
Gün bitmeden varmak istemiştim yolun sonuna. Yine geceye
kalmıştım o karanlık uçurumda. Gece yüzünü gösteren tehlikeler sarmıştı yolumu.
Yüzünü göstermeyen düşmanlar kadar adiydi yüzüme gülümseyen yoldaş adayları. Ve
ben benim en yakını ben kendimin sırdaşıydım bu yolda.
Sen yoktu biz yoktu yok olmuştu dost denilenler. Ben kısa
görünen ama bitmek bilmeyen bir yolculukta kaybolmuştum. Kendimi bulmak için
her doğan günde yeniden doğmuştum güneşle… Uyuyamamıştım korktuğum o koca
ormanda. Meğer ben ne çok yormuştum kendimi. Ne çok ağlamıştım ağlanmayacak hiçliklere.
Doğmuştum ya ölmek için. İşte bugün görüyorum evet öldüğüm
yerden doğuyorum tam olarak bugün…
Özlem Büşra Şılak